ÜNİPERSEN KÖŞE YAZILARI | unipersen
top of page

Giriş

Üniversiteler, yalnızca akademik faaliyetlerin yürütüldüğü kurumlar değil; aynı zamanda büyük bir idari yapının koordinasyonuyla ayakta duran kompleks organizasyonlardır. Bu yapının en önemli bileşenlerinden biri de idari personeldir. Ancak uzun yıllardır göz ardı edilen, görünmez emeğiyle üniversiteleri çalışır hâlde tutan bu kesim, çalışma koşulları açısından birçok zorlukla karşı karşıya. Ünipersen’in 2025 yılı içerisinde üyelerinden aldığı geri bildirimler doğrultusunda hazırladığı bu rapor niteliğindeki yazıda; sorunları, talepleri ve ortak sesleri kayıt altına alıyoruz.


Geri Bildirimlerin Temel Başlıkları


İş Yükü ve Görev Dağılımı

Çalışanların büyük bölümü, tanımı dışında işler yaptığını ve görev dağılımının adaletsiz olduğunu belirtiyor.

  • “Kadroda memur gözüken kişi, bölüm sekreterliği yapıyor.”

  • “İkisi aynı unvanda ama biri masa başında otururken diğeri sürekli nöbet tutuyor.” Bu durum hem motivasyonu düşürüyor hem de çalışanlar arasında eşitsizlik duygusu yaratıyor.


Fiziksel Çalışma Ortamı

Özellikle taşra üniversitelerinde çalışanlar, fiziki ortamın yetersizliğinden şikâyetçi.

  • Soğuk ya da aşırı sıcak binalar

  • Yetersiz çalışma alanları

  • Engelli personel için erişilebilir olmayan yapılar gibi koşullar, verimliliği doğrudan etkiliyor.

ree

Kurumsal İletişim Eksikliği

Çalışanların çoğu, yöneticilerle ya da insan kaynakları birimleriyle iletişimde güçlük yaşadıklarını belirtiyor.

  • Taleplerin karşılıksız kalması

  • Geri bildirim mekanizmalarının işlememesi

  • Yöneticilerin çözüm üretmek yerine sessiz kalması bu alandaki temel problemler arasında yer alıyor.


Kariyer Planlaması ve Terfi Süreçleri

Terfi beklentisi, motivasyonun en önemli parçalarından biri olmasına rağmen birçok çalışanın yükselme umudu kalmamış durumda.

  • Unvan değişikliği sınavlarının belirsizliği

  • Görevde yükselme kriterlerinin keyfî uygulanması

  • Liyakat yerine yakınlık temelli atamalar sistematik bir güvensizlik yaratıyor.


Sosyal Haklara Erişim

Personel servisleri, öğle yemeği, fazla mesai ücreti, özel gün izinleri gibi sosyal hakların üniversiteler arasında farklılık göstermesi ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. “Üniversiteden üniversiteye değişen haklar değil, eşit kamu hizmeti anlayışı istiyoruz.”


Ünipersen’in Rolü

Ünipersen, tüm bu geri bildirimleri yalnızca dinlemekle kalmaz; raporlaştırır, karar vericilere iletir, çözüm için mücadele eder. 2025 yılı geri bildirimlerinin öne çıkan konuları, sendikanın eylem planını şekillendirmekte referans niteliği taşır.

  • Taleplerin görünür hâle gelmesi

  • Ortak çözümler için zemin hazırlanması

  • Kurumlar arası farkların azaltılması Ünipersen’in sendikal faaliyetlerinin öncelikleri arasında yer almaktadır.


Üniversitelerde sürdürülebilir, verimli ve adil bir çalışma ortamı yaratmak için önce çalışanların sesine kulak vermek gerekir. İdari personel, yalnızca görevini yapan bir memur değil; aynı zamanda üniversitenin ruhunu taşıyan, çarkın dönmesini sağlayan temel bir unsurdur. Bu sesi duymak, sadece insani değil; aynı zamanda kurumsal bir gerekliliktir. Çünkü üniversiteler, ancak insan odaklı yönetildiğinde gelişebilir.


 
 
 

Memur ve memur emeklilerinin mali ve sosyal hakları için yapılan 8. Toplu sözleşmeyi önceki 7 toplu sözleşmeye ve masada memuru temsilen oturan sendikaların tutumlarına bakarak değerlendirmek gerekiyor. Önceki 7 toplu sözleşmenin tamamında uzlaşma olsa da, hakem heyetine gitse de, sonuç hiç değişmedi. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranı kadar maaş artışı alındı. TÜİK enflasyonunun memuru ne kadar zor duruma düşürdüğü herkesin malumu. Bu toplu sözleşmelerin hiçbirinde masada memuru temsilen oturan 3 konfederasyon birlikte mücadele ortaya koyamadılar, her defasında birbirlerini suçladılar. 8. Toplu sözleşme sürecinin ilk günlerinde yine doğru düzgün memuru ve emeklisini temsil etmeyi beceremeseler de, hükumetin ikinci teklifi sonrası en azından birlikte mücadeleye devam etmeyi başardılar. Diğer yandan işveren heyeti ilk defa TÜİK enflasyonu dışında 1000 TL taban maaşa artış öngören teklif verdi. Evet 1000 TL memur ile dalga geçmektir, komik bir rakamdır, kabul etmek gibi bir şey söz konusu olamaz. Ancak, ilk defa maaşlarda reel arış öngören teklif de göz ardı edilmemelidir. Önümüzdeki Pazartesi memur sendikalarının tamamına yakını iş bırakma eylem kararı aldı. Bir günlük iş bırakma kazanım için yeterli olmamakla birlikte, akabinde de birlikte güçlü mücadelenin devamıyla reel artış öngören teklif istenilen seviyeye çekilebilir. Kişisel tahminim, bir defa revizyona gidilirse taban maaşa artışın 3 bin TL ye, iki defa revizyona gidilirse 5 bin TL ye çıkması muhtemeldir. Burada önemli olan husus, bir yandan genel memur zammının olması gereken seviyeye çıkarılması için etkin mücadele yapılırken, diğer yandan da sözü ve kararı daha önce verilen sorunlara çözüm üretilmesidir. Şuan görünen durum, taban maaşa artışı ve oransal zammı yükselttirelim devam edelim şeklinde gibi duruyor. Ancak memur ve memur emeklileri; 3600 ek göstergeden YHS'ye, üniversite idari personelinin yükseköğretim tazminatı sorunundan tayin sistemine, seyyanen zammın emekliliğe yansıtılmasından kamu mühendis ve şeflerine kadar bir çok konuda beklentisi var. Biz Ünipersen olarak Ocak ayından beri söylediğimiz yerdeyiz. Memurun geleceği için yapılan her çalışmanın destekçisiyiz. Bu bağlamda memurun hakkı için atılacak her adımda biz amasız fakatsız varız. Birliktelik sağlanmış ama şöyle, ama böyle demenin hiç kimseye faydası yok. Üye avcılığına çıkmadan, en azından toplu sözleşme süreci sonuna kadar birlikteliği arttırıcı hareketler sergilemek zorundayız.

 
 
 

Giriş

Sendikalar uzun yıllardır çalışan haklarının korunması ve geliştirilmesi adına mücadele veren yapılardır. Ancak üniversite çalışanları söz konusu olduğunda, sendikalara dair bazı yanlış algılar hâlâ yaygın şekilde devam ediyor. Bu durum, hem çalışanların örgütlü gücünü zayıflatıyor hem de kazanım elde etme süreçlerini sekteye uğratıyor. Bu yazıda, üniversitelerde görev yapan idari personelin sendikaya neden ihtiyaç duyduğunu, sıkça karşılaşılan yanlış bilgileri ve bu yanlışların arkasındaki gerçekleri açıklıyoruz.

ree

Gerçekler ve Yanlış Bilinenler


1. “Sendika sadece akademik personelin işine yarar.”

Gerçek: İdari personelin özlük hakları, görev tanımları, çalışma saatleri, tayin hakkı, mesai ücretleri gibi konular doğrudan sendikal mücadeleyle şekillenir. Sendikalar yalnızca akademisyenler için değil, temizlik personelinden şef kadrosuna kadar tüm idari çalışanlar için de etkili bir hak savunucusudur.


2. “Sendikalı olmak işyerinde sorun yaratır.”

Gerçek: Sendikalı olmak anayasal bir haktır ve hiçbir şekilde cezai bir sonuç doğuramaz. Üyelik bilgileri gizlidir ve işverenle paylaşılmaz. Tam aksine, örgütlü bir çalışan olarak daha güçlü bir konumda durursunuz.


3. “Sendika ne yapabilir ki, zaten her şey belli.”

Gerçek: Toplu sözleşme, yönetmelik değişikliği, yargı süreçlerine müdahil olma, kamuoyu baskısı oluşturma gibi birçok alanda sendikalar etkilidir. Geçmiş yıllarda alınan birçok ek zam, sosyal hak ve görevde yükselme hakkı doğrudan sendikal mücadeleyle elde edilmiştir.


4. “Üyelik aidatı kesiliyor ama karşılık alınmıyor.”

Gerçek: Aidat karşılığında hukuki destek, danışmanlık, eğitim, sosyal yardım, indirim anlaşmaları ve birçok organizasyonel avantaj sağlanır. Ayrıca birçok sendika, üyelik aidatının büyük kısmını doğrudan üyeye hizmet olarak geri döndürür.


5. “Sendikalar artık etkisiz, kararlar yukarıdan alınıyor.”

Gerçek: Karar alma süreçleri yukarıdan yönetilse bile, kamuoyu baskısı ve örgütlü yapı birçok kararın şekillenmesinde doğrudan rol oynar. Özellikle üniversite personelinin yüksek katılımlı bir sendika çatısı altında toplanması, idari konularda ciddiyetle dikkate alınmasını sağlar.


6. “Benim zaten sorun yaşamıyorum, sendikaya ihtiyacım yok.”

Gerçek: Sendika yalnızca sorun yaşandığında değil, kazanımları korumak ve geliştirmek için de vardır. Ayrıca tekil dayanışma değil, kolektif koruma ilkesi geçerlidir. Bugün bir çalışanın yaşamadığı sorun, yarın başka bir çalışanın karşısına çıkabilir.


7. “Sendikalar siyasileşmiş yapılardır, taraf olmamak için uzak durmak gerek.”

Gerçek: Ünipersen gibi bağımsız yapılar, hiçbir siyasi oluşumla bağ kurmadan yalnızca çalışan haklarına odaklanır. Siyasi değil, toplumsal fayda odaklı sendikal faaliyet yürütmek mümkündür ve gereklidir.


Sendikalara dair yanlış inanışlar, üniversite çalışanlarının örgütlü gücünü zayıflatmakta ve bireysel çaresizlik hissini körüklemektedir. Oysa gerçek şu ki; sendika, yalnızca mücadele aracı değil, aynı zamanda güven duygusunun ve birlikte hareket etmenin temel dayanağıdır. Üniversitelerde görev yapan her idari personelin sesi daha gür çıksın istiyorsak, gerçekleri görmeli ve örgütlü yapının bir parçası olmalıyız.


 
 
 
bottom of page