top of page

           Üniversite Yönetimlerinin Üniversite İdari Personelinin Hakkı olan kadroları gaspı artarak devam etmektedir. Bir çok Üniversitede kurum dışından Liyakatsiz atamalar yapılmaktadır. Üniversiteye tüm ömrünü adamış, dişini tırnağına takarak çalışmış insanlar yerine, dışarıdan yöneticiler amir konumuna getirilmektedir. Arkadaşlar daha ne kadar bu olanları izleyeceksiniz daha ne kadar bekleyeceksiniz artık hep birlikte bu olanlara ses çıkarmamız gerekli değil mi?

 

          Genel Sekreterlik makamı idari görevdir İdari Personel olmalıdır dediğimizde ne olacak bir kadro dediniz. Daire Başkanlıklarına Akademik kadrolar atanınca bir şey olmaz 3 yılları var dediniz. Şimdi müdür kadrolarına kadar üniversite dışından yönetici transferi yapılıyor buna da ses çıkarmayacak mısınız?

 

          Öğretmen Sendikalarına, Üniversite İdari Personeline çağrımız bari buna ses çıkarın gelin bu atamaları engelleyelim ortak basın açıklaması yapalım, eylem kararı alalım. Yanımızda olun...

 

        Temsilcimiz öyle güzel durumu açıklamış ki alnından öpüyoruz, Ağzına yüreğine sağlık… Maalesef tüm üniversitelerde durum aynı…

 

Üniversite İdari Personelinin Gelecekten umudu tükenmek üzere...

 

NEREYE BU GİDİŞ ?

 

        Ben, Üniversite İdari Personel Sendikası Gümüşhane Üniversitesi Temsilcisi Süleyman AKBAŞ… 2008 yılında kurulup ilk personel alımını 2009 Ocak ayında gerçekleştirmiş olan Gümüşhane Üniversitesine ilk atananlardan biriyim. 2009 yılında, doğum döneminin sancılarını yaşayan ve birçok açıdan eksikliklerin yaşandığı Gümüşhane Üniversitesinde, şoför olarak başladığım görevimin yanında, evrak getirip götürme, oda ve çevre temizliği, bahçe işleri, eşya taşıma, tamir ve bakım gibi birçok işi de birlikte yapmaktaydım. Benimle birlikte göreve başlayan birçok arkadaşımda aynı şekilde çalışmaktaydı. O dönemde, sadece iki hizmet binasına sahip olan üniversitemizin doğum sancılarını birlikte yaşadığımız gibi, üniversitemizin büyümesi ve gelişmesi esnasında da verilen her görevi tüm idari personeller olarak, özveriyle yerine getirdik. Bizler bu özveriyi gösterirken, gelecekte elde etmek isteyeceğimiz herhangi bir menfaati gözetmedik. Ancak aradan geçen bu kadar yılın sonunda “hiçbir iyilik cezasız kalmaz” söyleminin gerçekliği suratımıza çarpılınca neye uğradığımızı şaşırdık.

 

       Bizler yöneticilerimizin vicdanına ve adalet anlayışına güvenerek kadro peşinde koşmamıştık ve özverinin muhakkak bir gün ödüllendirileceğine inanmıştık. Ancak geç olsa da anladık ki gerçek bizim inandığımızdan çok farklıymış. Tüm idari personelin özverili çalışmalarıyla, birçok zor süreçlerden geçirip şuan ki haline getirdiğimiz Gümüşhane Üniversitemizin üst kadrolarına, Gümüşhane’nin ülkemizin hangi bölgesinde yer aldığını bile bilmeyen, buradaki birçok personelden daha alt kadroda çalışan, üniversitelerin işleyiş şekline dair fikirleri olmayan kişiler atandı ve atanmaya devam ediyor. Yöneticilerimizin de bu tür atamaları tasvip etmediklerini söylemelerine rağmen halen atamalara devam ettiklerini üzüntü içerisinde izlemekteyiz. Yöneticilerimizin bize söyledikleriyle yaptıkları çelişmekteyken, bizler “üniversitemiz” kelimesini kullanamaz olduk.

 

        Daha önceki yıllarda aidiyet duygumuzla birlikte, iş tatminimizden dolayı, hafta sonu tatilleri bile uzun gelmekteyken şu anki durumda mesai kavramı işkence kelimesiyle eşit seviyeye geldi. Diğer taraftan, muvafakat taleplerimiz de reddedildi ve bu durumlara şahitlik etmemiz kaçınılmaz oldu. Üniversite yönetimi tarafından yapılan bu atamaların yasal dayanağının olduğunu bilmekteyiz. Ancak yasalara dayanan bu atama yetkilerinin, kamu hizmetinin aksamaması adına, gereken durumlarda kullanılması için düzenlendiği açıktır.

 

         Gümüşhane Üniversitesi bünyesinde, bu kadrolarda görev alabilecek onlarca tecrübeli personel varken, başka kurumlardan, tecrübesiz, daha alt kadrolarda çalışan, tabiri caiz ise atandığı konumda çalışabilmesi için kendi personelinden kurs alması gereken kişilerin atanması hangi etik kurallar ve vicdani duygularla yapılıyor anlamış değiliz. Üzülerek belirtmek gerekir ki liyakat hususlarının tam tersine işlediği bir devri yaşamaktayız. Bu tür atamalar kanunun verdiği takdir yetkisi çerçevesinde gerçekleştiği için bu durum karşısında yasal herhangi bir işlem de yapılamamaktadır. Takdir yetkisiyle tanınan, ancak etik ilkelerden uzak olan hülle atamalar karşısında, yasal olarak bir işlem yapamasak da “Göklerden gelen bir karar vardır” söylemini hatırlatıp bu durum karşısında sessiz kalmayacağımızı ve bu durumu her platformda dile getireceğimizi de belirtmek isteriz.

#Kadrolarımızasahipçıkalım

#KurumdışıYöneticiAtamalarısonbulsun

#ÜniversiteİdariPersonelSendikası

bottom of page