top of page

Toplu sözleşme (TİS), çalışanların çalışma koşullarını ve özlük haklarını belirleyen en önemli mekanizmalardan biridir. Ancak konu üniversite idari personeline geldiğinde, bu süreç çoğu zaman göz ardı edilmekte ya da gerçekçi taleplerden uzak bir noktada yürütülmektedir. Peki, toplu sözleşme nedir? Üniversitelerde nasıl işler? Ve idari personel için gerçekçi bir toplu sözleşme nasıl olmalıdır? İşte bu yazıda tüm bu sorulara yanıt arıyor, toplu sözleşme süreçlerine Ünipersen perspektifinden ışık tutuyoruz.


TOPLU SÖZLEŞME NEDİR?

Toplu sözleşme, kamu işvereni ile yetkili sendika arasında yapılan ve kamu çalışanlarının mali, sosyal ve özlük haklarını düzenleyen yasal bir anlaşmadır. Anayasa ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’na göre yürütülür. Genellikle iki yılda bir yapılır ve binlerce kamu çalışanının hayatını doğrudan etkiler.

Ancak üniversite idari personeli özelinde bu süreçte bazı yapısal sorunlar göze çarpar:

  • Talepler çoğu zaman akademik personelin öncelikleri üzerinden şekillenir,

  • İdari personelin sorunları "genel kamu memuru" başlığı altında eritilir,

  • Üniversiteler arasında kadro, görev tanımı ve özlük hakları konusunda ciddi farklılıklar vardır.

ree

ÜNİVERSİTELERDE GERÇEKÇİ TALEPLER NASIL OLMALI?

Bir üniversite çalışanın yaşam kalitesini artıran, adaletli ve uygulanabilir bir TİS için şu noktalar temel olmalı:

1. Görev Tanımı ve Kadro Uyuşmazlıkları

Aynı unvanda çalışan ancak farklı görevler yürüten personelin eşit ücret alması beklenemez. Bu nedenle görev tanımı–kadro eşleştirmesi yapılmalı.

2. Akademik – İdari Ayrımının Dengeye Oturması

Akademik personele sağlanan birçok sosyal hak ve teşvik, idari personele yansımıyor. Yüzde 100 eşitlik değil, ama adaletli bir denge artık kaçınılmaz.

3. Servis, Yemek, Ek Mesai Gibi Somut Hak Talepleri

Yalnızca maaş artışı değil; yaşam kalitesini doğrudan etkileyen sosyal haklar da pazarlık masasına konmalı.

4. Üniversiteye Özgü Talepler

Her üniversitenin fiziki şartları, çalışma temposu, bütçesi farklı. “Tek tip” sözleşme değil, kurum bazlı esnek çözümler içeren bir yaklaşım benimsenmeli.


ÜNİPERSEN’İN YAKLAŞIMI: SAHADAN MASAYA

Ünipersen, üniversite idari personelinin ihtiyaçlarını sahada dinleyerek, talepleri masa başında soyutlamadan temsil etmeyi hedefler. “Gerçekçi talepler” demek, “küçük düşünmek” demek değildir. Uygulanabilir, sürdürülebilir ve çalışanı doğrudan etkileyen maddelerle donatılmış bir TİS ancak tabanın sesini yansıtan sendikalarla mümkündür.


SADECE SÖZLEŞME DEĞİL, BİR MÜCADELE HARİTASI

Toplu sözleşme sadece rakamlarla değil, bir vizyonla yazılır. Üniversitelerde idari personelin görünmez emeğini görünür kılmak, bu vizyonun ilk adımıdır. Gerçekçi talepler, güçlü temsil ve örgütlü mücadeleyle anlam kazanır. Çünkü üniversitelerin akademik geleceği, sağlam bir idari yapının omuzlarında yükselir.


 
 
 

Giriş

Kamu yönetimi, siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmelere paralel olarak sürekli evrilirken; bu değişimden en çok etkilenen grupların başında üniversite çalışanları geliyor. Son yıllarda kamuda personel rejiminde yapılan düzenlemeler, yönetmelik değişiklikleri, esnek çalışma modelleri ve performans sistemine dair tartışmalar, idari personel için belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Bu yazıda, kamuda değişen personel politikalarının üniversite idari personeline etkisini mercek altına alıyor, sahadan gözlemler ve sendikal değerlendirmelerle bu değişimi anlamlandırıyoruz.


Yeni Personel Politikaları Neler Getiriyor?


Esnek ve Performans Odaklı Modellerin Yükselişi

Kamuda uzun süredir konuşulan "performansa dayalı ücret" sistemi, üniversite personeli için birçok soru işareti yaratıyor. Performans nasıl ölçülecek? Akademik kadrolarla aynı kıstaslar mı uygulanacak? Görevi tanımlı olmayan bir personel hangi başarıya göre değerlendirilecek?


Sözleşmeli Personel Sayısındaki Artış

Kadrolu istihdamdan uzaklaşılarak sözleşmeli ve geçici pozisyonlara yönelim artıyor. Bu durum:

  • Kurumsal aidiyeti zayıflatıyor

  • Uzun vadeli plan yapmayı zorlaştırıyor

  • Eşit işe eşit ücret ilkesini gölgeliyor


Yönetici Atamalarında Liyakat Erozyonu

Yöneticilerin sınavla değil atamayla belirlenmesi, çalışanlar arasında adalet duygusunu zedeliyor. Liyakatten uzaklaşmak, motivasyon ve verimliliği olumsuz etkiliyor.

ree

Üniversitelerdeki Özel Durum

Üniversiteler, kamu kurumları arasında kendine özgü bir yapıya sahiptir. Akademik özgürlük ilkesi, farklı bütçeler, özel statülü vakıf üniversiteleri gibi faktörler, kamuda uygulanan politikaların üniversitelere doğrudan kopyalanamayacağını gösterir. Ancak bu farklılık, çoğu zaman idari personel aleyhine bir ayrıma dönüşmektedir.


657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, üniversitelerdeki bazı ihtiyaçlara karşılık verememektedir. İdari personelin kariyer basamakları belirsiz, terfi süreçleri karmaşık ve çoğu zaman şeffaflıktan uzaktır.


Ünipersen Ne Diyor?

Ünipersen olarak kamuda değişen her politika, üniversiteler bağlamında yeniden yorumlanmalıdır diyoruz. Genel geçer uygulamalar yerine:

  • Üniversite idari personelinin görev tanımına uygun

  • Kurum bazlı düzenlemeleri içeren

  • Ve en önemlisi çalışanların sesiyle şekillenen çözümler üretilmelidir


Ünipersen, bu değişim süreçlerinde üyelerinin yalnızca haklarını savunmakla kalmaz; aynı zamanda değişimin doğrudan öznesi olmak için çalışır.


Kamuda değişim kaçınılmazdır. Ancak bu değişimin yönü, çalışanların ne kadar örgütlü olduğuna göre şekillenir. Üniversitelerde çalışan binlerce idari personel için, gelecek planı yapabilmenin, güvenli bir iş hayatına sahip olmanın ve emeğinin karşılığını alabilmenin yolu; ortak talep, ortak ses ve güçlü bir sendikal duruştan geçer.


 
 
 

​Türkiye'deki memurlar ve memur emeklileri için büyük önem taşıyan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri 17 gün sonra başlayacak. Ancak, geçmiş toplu sözleşmelerin getirdiği tecrübe, mevcut sistemin kamu çalışanları aleyhine işlediğini ve ciddi reel kayıplara yol açtığını gösteriyor. Son iki yılda yaşanan yaklaşık %30'luk reel kayıp, maaşların büyük bir kısmının kiraya gitmesi ve eskiden senede bir hafta dahi olsa yapılabilen tatillerin hayal olması gibi durumlar, memurların hem maddi hem de psikolojik olarak derinden yıprandığını ortaya koyuyor.


​Geçmiş Toplu Sözleşmelerin Gölgesinde Kalan Gerçekler


​Yetkili sendikaların "binin üzerinde kazanım" iddialarına rağmen, memurların yaşadığı ekonomik zorluklar ortada. Bu durum, mevcut toplu sözleşme mantığının kamu çalışanlarına "kazanım" yerine "kayıp" getirdiğini açıkça gösteriyor. Toplu sözleşmelerin enflasyonun gölgesinde kalması, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarının piyasa gerçeklerinden uzaklaşması ve memurun enflasyonu ile manşet enflasyonu arasındaki memur aleyhine fark, aralıksız kayıplara neden oluyor.


​ Gerçek Kazanım İçin Enflasyon Sorunu Çözülmeli


​Metinde de belirtildiği gibi, toplu sözleşmelerin olası kazanımını etkileyen en önemli faktör enflasyon. Enflasyon toplu sözleşme sürecinden bağımsız hale getirilmeden, yani enflasyonun doğrudan maaşlara yansıtılması hükme bağlanmadan, gerçek anlamda bir kazanım elde etmek mümkün değil.


​ Çözüm Önerisi: Masa Kurulmadan Yasal Düzenleme!


​Bu nedenle, 8. Dönem Toplu Sözleşme masası kurulmadan önce atılması gereken kritik adım şu: Enflasyonun doğrudan maaşlara yansıtılmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılması. Ancak bu sayede toplu sözleşmeler kamu çalışanı için gerçek anlamda bir anlam ifade edecek ve memurların yıllardır süregelen mağduriyeti bir nebze olsun giderilecektir.

​Kamu çalışanları ve emeklileri, bu toplu sözleşmeden somut ve kalıcı çözümler bekliyor. Aksi takdirde, mevcut "kazanımlarla kaybetme" döngüsü devam edecek ve memurların ekonomik ve psikolojik yıpranmaları derinleşecektir.

 
 
 
bottom of page