top of page

TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ ----TALEP 1-----

1. DERECEYE GELEN TÜM KAMU PERSONELİNE 3600 EK GÖSTERGE VERİLMELİDİR.

3600 Ek Gösterge düzenlemesinde Adalet Terazisi bozulmuş, büyük bir çoğunluk kamu personeli 3600 ek göstergeye kavuşurken Şefler, Ayniyat Saymanları, Teknisyenler, Bilgisayar İşletmenleri, Veri hazırlama kontrol işletmenleri, memurlar, vb. diğer birçok unvandaki kamu personeli memurlarımız kapsam dışı bırakılmıştır. 2 Milyonun üzerinde kamu çalışanına 3600 Ek Göstergeyi verip 250 bin Kamu Çalışanını kapsam dışı bırakmak adil olmamıştır.

6. Toplu Sözleşmede yer alan yerine getirilemediği için 7. Toplu Sözleşmeye de alınan ve Cumhurbaşkanımız ve Çalışma Bakanımız tarafından 1. Dereceye gelen tüm kamu çalışanlarına 3600 Ek göstereceğiz sözü havada kalmış somut adımlar atılmamıştır.

8. Dönem Toplu Sözleşmede bu haksızlık son bulsun. 1. Dereceye gelen tüm kamu çalışanlarına 3600 Ek Gösterge verilsin, hak yerini bulsun istiyoruz.!

511082383_1478581153100976_2068163516325759301_n.jpg

TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ ----TALEP 2-----

YARDIMCI HİZMETLER SINIFI KALDIRILMALIDIR

8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine yaklaşırken kamuoyuyla tek tek paylaştığımız taleplerimizden 2.’side yıllardır çözülemeyen Yardımcı Hizmetler Sınıfının (YHS) kaldırılmasıdır.

Bugün kamuda ve üniversitelerde YHS kadrosunda çalışan binlerce çalışan eğitim durumları ne olursa olsun kadro ve unvan beklemektedir. Lise, ön lisans, lisans, Yüksek Lisans mezunu olan personel, görev tanımı dahi belli olmayan bir sınıfa sıkıştırılmış; kariyer, unvan ve hak kayıplarına mahkûm edilmiştir. Bu adaletsiz yapıya artık bir son verilmelidir.

Sendika olarak talebimiz nettir:

8. Dönem Toplu Sözleşmede bu haksızlık son bulsun. Yardımcı Hizmetler Sınıfı tamamen kaldırılmalı, bu sınıfta görev yapan tüm kamu çalışanları eğitim durumlarına ve hizmet gereklerine uygun kadrolara geçirilmelidir. Bu sadece bir beklenti değil, yıllardır görmezden gelinen bir hakkın ifadesidir.

504432901_1479480333011058_498150905782629297_n.jpg

TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ ---TALEP 3---

ÜNİVERSİTE PERSONELİ İÇİN REKTÖR İNİSİYATİFİNDE OLMAYAN, PUAN USULÜNE DAYALI TAYİN SİSTEMİ KURULMALIDIR

Devlet üniversitelerinde görev yapan yaklaşık 150.000 idari personelin tayin ve nakil hakkı yıllardır ötelenen bir adalet meselesidir. 6. ve 7. Dönem Toplu Sözleşme kararlarıyla bu sorunun çözümüne yönelik adım atılması karara bağlanmış; 2024 yılı başında başlatılan süreç ise beklentileri karşılamamış; sadece “karşılıklı naklen atama” modeliyle sınırlı, dar kapsamlı ve etkisiz bir uygulama hayata geçirilmiştir.15 bin başvurudan sadece 1.000 kişinin yer değişikliği yapılabilmiş, süreç şeffaf yürütülmemiş, kamuoyuna hiçbir resmi açıklama yapılmamıştır.

Rektörlüklerin keyfî tutumları, iptal edilen eşleştirmeler ve gizli yürütülen işlemler, personelin devlete olan güvenini ciddi biçimde sarsmıştır.

Tayin hakkı, kişisel inisiyaflere bırakılmayacak kadar hayati bir kamu hakkıdır.

Üniversite çalışanları bu devletin memurlarıdır. Diğer kamu personeliyle eşit statüde değerlendirilmelidir.

Hizmet süresi, aile durumu, sağlık gibi objektif kriterlere dayalı, puan usulü ve merkezi bir sistem kurulmadan bu mağduriyet sona ermeyecektir.

ÜNİPERSEN olarak talebimiz nettir: 8. Toplu Sözleşme taleplerimizde en önemli maddelerden biri olan Rektörlerin inisiyatifinden bağımsız, torpile kapalı, şeffaf ve yasal güvenceye sahip puan esaslı tayin sistemi bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu haklı talebimizin, Öğretmen Sendikalarının “Sorun çözüldü” diyerek 8. Toplu Sözleşme ve Kamuoyu gündeminden düşürülmesine hem çalışma arkadaşlarımız, hem de sendika olarak kabul etmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

Bu konuda çözüm adımları atılmadıkça, kamu vicdanı rahat etmeyecek; üniversite çalışanlarının hak arayışı da kararlılıkla sürecektir.

504378181_1480305969595161_2996471304849940313_n.jpg

TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ ---TALEP 4----

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA GÖREV YAPAN İDARİ PERSONEL, YÜKSEKÖĞRETİM TAZMİNATINDAN YARARLANMALIDIR

2014 yılında 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa eklenen Ek Madde 3 ile üniversitelerde görev yapan akademik personele, unvanlarına göre %100 ila %115 oranında Yükseköğretim Tazminatı ödenmeye başlanmıştır. Ancak aynı kurumlarda fedakârca görev yapan idari personel, bu haktan mahrum bırakılmıştır.

Üniversitelerin akademik başarılarında idari personelin emeği, katkısı ve sorumluluğu göz ardı edilemez.

Akademik ve idari personel, aynı yükseköğretim sisteminin asli bileşenleridir.

Emeğe saygının ve kurum içi adaletin gereği olarak, idari personele de bu tazminatın tanınması kaçınılmazdır.

Talebimiz açıktır: 2914 sayılı Kanuna eklenecek bir düzenlemeyle, idari personele de %50 ila %80 oranında Yükseköğretim Tazminatı ödenmelidir. Bu talep, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kurumsal adaletin gereğidir. Üniversitelerde adaletin tesisi, tüm personelin emeğine eşit değer verilmesiyle mümkündür.

Bu adaletsizliğin giderilmesi için önümüzde bir fırsat var, Yükseköğretim Tazminatı Talebimiz 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde öncelikli konular içerisinde yer almalıdır. Taleplerimizi duyurana kadar her gün bir talebimizi kamuoyuyla paylaşacak gündem oluşturacağız. ÜNİPERSEN her daim alanda her daim yanınızda…

504431341_1482652446027180_5675849722831444619_n.jpg

 TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ ---TALEP 5---

TOPLU SÖZLEŞMEYE ENFLASYON GÖLGESİ DÜŞMEMELİDİR! EŞEL MOBİL SİSTEMİ HAYATA GEÇİRİLMELİ, ENFLASYON MAAŞLARA AYLIK OLARAK YANSITILMALIDIR!


ÜNİ-PER-SEN olarak, toplu sözleşme sürecine dair kamuoyuna duyurduğumuz beşinci talebimiz; enflasyon karşısında kamu görevlisinin korunmasını ve toplu pazarlık masasının gerçek bir müzakere zemini haline getirilmesini hedeflemektedir.
Her ay yükselen enflasyon, kamu çalışanlarının maaşlarını aşındırmakta, alım gücünü zayıflatmakta yaşam şartlarını zorlaştırmaktadır. Altı ayda bir verilen enflasyon farkı, yaşanan kaybı telafi etmeye yetmemektedir. Ücretler erirken, zam görüşmeleri gerçekliğini yitirmektedir. Bu nedenle talebimiz nettir ve ertelenemez: Eşel Mobil sisteme geçilmeli, enflasyon maaşlara aylık olarak yansıtılmalıdır. Toplu Sözleşmede bu düzenleme yapılarak zam pazarlığına geçilmelidir. Bu madde kabul edilmeden yapılan Yüzdelik zam pazarlığı kamu çalışanı için gerçek bir kazanım anlamına gelmeyecek; pazarlık masasına enflasyonun ağır gölgesi düşmeye devam edecektir. Toplu sözleşme masası Enflasyon “telafi masası” olmaktan çıkarılmalı; geleceği belirleyen, refahı büyüten bir müzakere zemini haline getirilmelidir.


ÜNİ-PER-SEN olarak bu talebin sonuna kadar arkasındayız. Bu sistem hayata geçene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

513524575_1483412562617835_2282249779970906381_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ — TALEP 6

GELİŞTİRME ÖDENEĞİ AYRIMSIZ ŞEKİLDE TÜM ÜNİVERSİTE PERSONELİNE ÖDENMELİDİR!

Üniversitelerde aynı çatı altında büyük bir özveriyle görev yapan idari personel, ne yazık ki “Geliştirme Ödeneği” kapsamı dışında bırakılmaktadır.

2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’na dayanılarak sadece öğretim elemanlarına tanınan bu hak, idari personelin yok sayılması anlamına gelmektedir. Üniversiteler, yalnızca akademik kadrolardan ibaret değildir. Kurumun işleyişini sürdüren, idari yükü taşıyan, hizmetlerin sürekliliğini sağlayan personel görmezden gelinemez! Geliştirme Ödeneği, yalnızca akademik personele değil, üniversitenin yükünü birlikte taşıyan tüm personele ödenmelidir!

Belediyelerde tüm personele Sosyal Denge Tazminatı,

Adalet Bakanlığı’nda tüm çalışanlara Adalet Hizmetleri Tazminatı verilirken,

Üniversite idari personelinin hiçbir tazminattan yararlandırılmaması açık bir eşitsizliktir!

ÜNİPERSEN olarak, Yükseköğretim Tazminatı ve Geliştirme Ödeneği bu iki tazminatı, Üniversite İdari Personeline kazandırmak için mücadelemizi güçlendiriyor, özlük ve mali haklarımızı iyileştirmek için kararlılıkla mücadele ediyoruz.

514340457_1484247095867715_2698513685076029400_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – TALEP 7

SINAVSIZ YÖNETİCİ ATAMALARINA SON VERİLSİN, MÜLAKATLAR KALDIRILSIN

Üniversitelerde sınavsız, torpilli ve hülle yoluyla yapılan atamalar artık kabul edilemez bir noktaya gelmiştir. Görevde yükselme sınavı yapılmadan, Fakülte ve Enstitü Sekreterliği gibi sınav şartı olmayan kadrolara atanan kişiler, bu yolla doğrudan şube müdürlüğü kadrolarına geçirilmektedir. Bu durum hem mevzuattaki boşlukların kötüye kullanılmasına hem de görevde yükselme sınavına girmek zorunda kalan binlerce üniversite personelinin emeğinin gasp edilmesine neden olmaktadır.

Bugün bir personelin şef olabilmesi için günlerce mevzuat çalışması, sınava girip başarılı olması gerekirken; daire başkanlığı, sekreterlik ve şube müdürlüğü gibi kritik kadrolara sadece belirli kişiler için sınavsız atama yapılması açık bir ayrımcılıktır. Bu keyfi uygulamalar, çalışma barışını bozan, liyakat sistemini yok eden adaletsizliklerdir.

Üniversitelerde GYS ve UDS sınavları açılmamakta, mülakatlar torpil aracı hâline getirilmekte, kadrolar gizlice dağıtılmaktadır. Üniversite idari personeli bu düzeni hak etmiyor. Çocuklarımızdan, ailemizden ayırdığımız zamanı sınavlara çalışarak geçirirken, birilerinin sınavsız şekilde makam sahibi olması asla kabul edilemez.

Biz, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde açık ve net bir talepte bulunuyoruz:

Torpilin, kayırmanın, hülle atamaların önüne geçilsin! Sınavsız Yönetici atamalarına son verilsin! Görevde yükselme sınavları düzenli aralıklarla açılsın! Mülakat sistemi kaldırılarak, objektif sınav esas alınsın!

Liyakat ilkesinin hâkim olduğu, adaletin esas alındığı, emeğin karşılık bulduğu bir sistem istiyoruz. Artık hiçbir üniversite personelinin emeği, hiçbir torpilli atamanın gölgesinde kalmamalıdır. Biliyoruz ki bu adaletsizlikleri görüp hâlâ sessiz kalanlar da bu sistemin bir parçasıdır.

Tarafımız belli: Biz emeğin, hakkın ve liyakatin yanındayız.

504378159_1485971382361953_486630519801624755_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – TALEP 8

MÜHENDİSLİK MESLEK KANUNU GECİKMEDEN ÇIKARILMALIDIR

Kamu kurumlarında görev yapan Mühendis, Mimar, Şehir Plancı ve Diğer Teknik Personel; altyapıdan üretime, enerjiden çevreye kadar sayısız alanda ülkemizin kalkınmasına doğrudan katkı sunmaktadır. Ancak bu kadar kritik sorumluluk taşıyan kamu mühendisleri, hâlâ meslek onurunu koruyan, haklarını güvence altına alan bir meslek kanununa sahip değildir. Bu eksiklik, yalnızca bakanlıklar, belediyeler ya da diğer kamu kurumlarında değil; üniversitelerde görev yapan Teknik Personel için de derin bir mağduriyet yaratmaktadır. Üniversitelerde görevli Teknik Personel, laboratuvarların, teknik altyapının ve AR-GE birimlerinin omurgasını oluşturmaktadır. Üniversitelerdeki teknik projelerin yürütülmesi, cihazların bakım-onarımı, altyapı işlerinin sağlıklı şekilde sürdürülmesi ve bilimsel çalışmaların desteklenmesi büyük ölçüde Teknik Personelin omuzlarındadır. Ancak buna rağmen, Teknik Personel hem ücret politikasında hem kariyer imkanlarında geri plana atılmakta; özlük haklarında büyük eşitsizliklerle karşı karşıya kalmaktadır. Kamuya ait her kurumda olduğu gibi üniversitelerde de Teknik Personelin görev, yetki ve sorumlulukları netleştirilmeli; ücret, unvan ve mesleki gelişim süreçleri yasal güvence altına alınmalıdır. Bu amaçla; Tüm Teknik Personeli kapsayan, Kurum farkı gözetmeden adil düzenlemeler içeren, Teknik hizmetlerin niteliğine uygun maaş, unvan ve kariyer yapısı getiren özel bir Meslek Kanunu bir an önce çıkarılmalıdır. Mühendisliği değersizleştiren değil, mesleğin niteliğine ve ülkeye katkısına yakışır bir kanun talep ediyoruz. Üniversitelerde, belediyelerde, bakanlıklarda ve tüm kamu kurumlarında görev yapan Teknik Personelin sesi olarak bu talebin takipçisi olacağız.

514717023_1485178182441273_1973248158952601951_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – TALEP 9

Koruma ve Güvenlik Memurlarının Statüsü Güçlendirilmeli, Hakları Gecikmeden Teslim Edilmelidir

Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan Koruma ve Güvenlik Memurları, kamu düzeninin sağlanmasında ve kurum güvenliğinin teminat altına alınmasında hayati bir rol üstlenmektedir. Ancak bu sorumluluğa rağmen, görevli personelin unvanı, özlük hakları ve çalışma koşulları ne yazık ki bu sorumlulukla örtüşmemektedir. Ünipersen olarak, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde bu adaletsizliğe son verilmesi adına aşağıdaki taleplerimizi kararlılıkla dile getiriyoruz: Öncelikle, görev tanımını ve kamu kimliğini gölgeleyen "Özel Güvenlik" ibaresi üniformalardan kaldırılmalı, yerine kamu görevlisi statüsünü yansıtan "Koruma ve Güvenlik Memuru" ibaresi kullanılmalıdır. Kamu hizmeti yürüten personelin özel sektör görünümünde görev yapması, hem itibar zedelenmesine hem de görev alanında yaşanan otorite sorunlarına yol açmaktadır. Koruma ve Güvenlik Memurlarının 5 yılda bir almak zorunda bırakıldığı yenileme eğitimleri ve kimlik kartı yenileme masrafları ya kamu kurumları tarafından karşılanmalı ya da bu zorunluluk tamamen kaldırılmalıdır. Kendi görevini ifa edebilmek için cebinden ücret ödeyen bir kamu çalışanı uygulaması kabul edilemez. Vardiyalı çalışan personelin; yemek, yol ve fazla mesai ücretleri, aynı görevi yapan kamu işçileri ile eşitlenmelidir. Bugün aynı kurumda aynı işi yapan personelin farklı statüler nedeniyle farklı ücretlendirilmesi, çalışma barışını bozan açık bir adaletsizliktir. Resmi tatil günlerine denk gelen vardiyaların, istisnasız şekilde fazla mesai kapsamına alınması sağlanmalıdır. Tatil günü görev yapan personelin emeği yok sayılmamalıdır. Yemek molası dahil olmak üzere nöbet noktalarında geçirilen tüm mola süreleri, fiili çalışma süresi olarak değerlendirilmelidir. Kadrolu personele uygulanan ek ödeme artışı, sözleşmeli Koruma ve Güvenlik Memurlarına da aynen yansıtılmalıdır. Görevlerinin niteliği gereği yüksek risk altında çalışan Koruma ve Güvenlik Memurlarına yıpranma payı hakkı tanınmalıdır. Uzun yıllar kamu hizmetinde bulunan ve belirli şartları sağlayan Koruma ve Güvenlik Memurlarına yeşil pasaport hakkı verilmelidir. Haftalık 40 saati aşan her çalışmanın karşılığında doğan izin hakkı, yöneticilerin takdirine bırakılmamalı; tüm kamu kurumlarında uygulama birliği sağlanmalıdır. Bu talepler, yalnızca bir hak arayışı değil, görevini fedakârca yerine getiren Koruma ve Güvenlik Memurlarına duyulan saygının bir gereğidir. ÜNİPERSEN olarak bu başlıkların toplu sözleşme masasında karşılık bulması için mücadelemizi sürdürecek, kamu güvenliğini sağlayan arkadaşlarımızın sesi olmaya devam edeceğiz.

504379482_1488423028783455_3994410203983799205_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – TALEP 10

5510 SAYILI KANUNA TABİ MEMURLAR İÇİN EŞİT EMEKLİLİK HAKKI!

2008 sonrası göreve başlayan kamu görevlileri, 5510 Sayılı Kanun kapsamında emeklilik yönünden ciddi bir mağduriyet yaşamaktadır. Aynı işi yapan, aynı şartlarda çalışan personel arasında emeklilik yaşı, ikramiye ve maaş hesaplaması gibi temel konularda adaletsizlik derinleşmiştir.

5434 Sayılı Kanuna tabi personelin hakları korunurken, 5510’a tabi memurlar için daha geç emeklilik, daha düşük emekli maaşı ve daha az ikramiye anlamına gelen bu durum kabul edilemez.

Talebimiz nettir:

2008 sonrası memurlar da, emeklilik hakları bakımından 5434 Sayılı Kanun’a tabi memurlarla eşit hale getirilmelidir. Aynı işi yapan kamu görevlileri arasında emeklilikte adalet sağlanmalıdır.

Kamuya sadakatle hizmet eden memurun, emeklilikte cezalandırılması değil; hakkını alması gerekmektedir.

EMEKLİLİKTE ADALET, TÜM MEMURLAR İÇİN ŞARTTIR!

517851900_1489116248714133_1193017751314100177_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – TALEP 11

2547 SAYILI KANUNUN 13/b-4 MADDESİ KALDIRILMALI VEYA REVİZE EDİLMELİDİR

Üniversitelerde görev yapan idari personelin yıllardır en çok mağduriyet yaşadığı konuların başında, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13/b-4 maddesi gelmektedir. Bu madde, rektörlere herhangi bir gerekçe göstermeden, personelin rızası ve onayı olmaksızın geçici görevlendirme yapma yetkisi tanımaktadır. Ne yazık ki bu düzenleme, birçok üniversitede "idari sürgün" aracı olarak kullanılmakta, çalışanlar üzerinde baskı ve yıldırma unsuru haline gelmektedir.Söz konusu madde; görevde yükselme, liyakat ve kariyer planlamasını yok saymakta, çalışanların motivasyonunu ve iş verimini düşürmektedir. Kurum içi huzursuzluklara yol açan bu keyfi uygulamalar, aynı zamanda kurumsal aidiyetin zayıflamasına, nitelikli personelin sistem dışına itilmesine neden olmaktadır.

Bu çerçevede, yükseköğretim kurumlarında görev yapan kamu görevlilerinin haklarını korumak, üniversitelerde adil ve denetlenebilir bir yönetim anlayışını tesis etmek adına: 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi ya tamamen kaldırılmalı,

Ya da kamu yararını, hizmet gereklerini ve personel haklarını gözeten objektif kriterlerle yeniden düzenlenmelidir.

Personelin rızası olmadan yapılan geçici görevlendirmelere son verilmeli; görevlendirmelerde şeffaflık, gerekçelilik ve denetlenebilirlik ilkeleri esas alınmalıdır. Üniversiteler ancak personelinin haklarına saygı duyduğu ölçüde gelişebilir. 13/b-4 maddesi gibi çağ dışı ve keyfi uygulamalara artık son verilmelidir.

Unutulmamalıdır ki, bu yetkinin hukuka aykırı kullanımına karşı yargı yolu her zaman açıktır. Gerekirse bu maddenin uygulanması yoluyla yaşanan her mağduriyet için yargı sürecini başlatmaktan, dava açmaktan ve hukuk mücadelesi vermekten asla çekinmedik çekinmeyeceğiz.

504430212_1489939458631812_2282467188892612282_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – TALEP 12

SÖZLEŞMELİ İSTİHDAM SÜRESİ 3+1 DEĞİL, EN FAZLA 1+1 OLMALIDIR.

Kamu kurumlarında sözleşmeli personel istihdamı, son yıllarda olağan bir uygulamaya dönüşmüştür. Ancak mevcut 3+1 sistemi, yani 3 yıl sözleşmeli çalıştıktan sonra 1 yıl da kadroya geçiş için bekleme zorunluluğu, çalışanlar açısından ciddi mağduriyetlere neden olmaktadır. Bu uygulama, çalışanların yıllarca kadro güvencesinden yoksun kalmasına, aile birliğinin bozulmasına ve sosyal haklarının kısıtlanmasına yol açmaktadır.

Sözleşmeli personelin aynı işi yapan kadrolu personelden farklı şartlarda çalıştırılması hem eşitlik ilkesine hem de kamu hizmetinde liyakat ve verimlilik anlayışına aykırıdır. Personelin aidiyet duygusunu zayıflatan ve sürekli bir belirsizlik ortamı yaratan bu sistemin artık değişmesi gerekmektedir.

Talebimiz nettir: Sözleşmeli personel için 3 yıl bekleme süresi kaldırılmalı, kadroya geçiş için gerekli süre 1 yıl çalıştıktan sonra 1 yıl bekleme şeklinde 1+1 modele dönüştürülmelidir. Bu düzenleme; hem çalışanların mağduriyetlerini giderecek hem de kamu hizmetlerinde istikrar, verimlilik ve motivasyonu artıracaktır.

Kamu çalışanlarının yıllarca "sözleşmeli" adı altında güvencesiz bir şekilde çalıştırılmasını kabul etmiyoruz. Aynı işi yapan personel arasında ayrım yapılmasına karşı çıkıyor; eşit işe, eşit hak istiyoruz. Bu talebin takipçisi olacağımızı, gerekirse hukuki ve fiili her türlü yola başvuracağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.

518292795_1490720391887052_1740861940399248906_n.jpg

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – TALEP 13

10 YIL HİZMETİ OLAN TÜM KAMU GÖREVLİLERİNE YEŞİL (HUSUSİ) PASAPORT VERİLMELİDİR

Kamu hizmetinin yükünü sırtlayan, görevini fedakârca yerine getiren, memuriyet hayatında en az 10 yılı geride bırakmış tüm kamu çalışanlarına –görev unvanı, hizmet sınıfı, kadro durumu ve derecesi ne olursa olsun– yeşil (hususi) pasaport verilmesini talep ediyoruz.

Bugün yeşil pasaport hakkı, bazı kadro ve derecelere özgülenmiş durumda. Ancak kamu hizmetini ifa eden binlerce memur, sırf unvanı ya da derecesi nedeniyle bu haktan mahrum bırakılmaktadır. Oysa kamuda 10 yılı aşan hizmet, yalnızca bir zaman dilimi değil; sadakat, sorumluluk ve kurumsal bağlılığın da bir göstergesidir. Bu sebeple emek süresi temel alınarak, ayrım yapılmadan, tüm kamu görevlilerine yeşil pasaport verilmesi sosyal devlet ilkesine de uygun düşecektir.

Yeşil pasaport sadece bir seyahat imkânı değil, aynı zamanda kamu personelinin itibarının ve emeğinin tanınması anlamına gelmektedir.

Bu nedenle, toplu sözleşme sürecinde, yeşil pasaport uygulamasının 10 yıl hizmet süresini dolduran tüm kamu çalışanlarını kapsayacak şekilde genişletilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz. Unvan, Derece değil, emek esas alınmalı; kamuya sadakatle hizmet eden herkes bu haktan eşit şekilde yararlanmalıdır.

Talebimiz nettir:

Tüm kamu görevlileri için adil, eşit ve kapsayıcı bir uygulama istiyoruz. 10 yıl hizmeti olan her kamu çalışanına yeşil pasaport hakkı verilmelidir.

518086174_1491384925153932_7731072117383789710_n.jpg

TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – 14

LOJMAN TAHSİSİ YAPILAMAYAN DEVLET MEMURLARINA KİRA YARDIMI UYGULAMASI HAYATA GEÇİRİLMELİDİR

Kamu görevlilerinin büyük bir bölümü, görev yaptığı şehirde kendisine lojman tahsis edilmemesi nedeniyle yüksek kira giderleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle büyükşehirlerde ve gelişmekte olan şehir merkezlerinde memurların barınma maliyetleri maaşlarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bu durum, hem ekonomik anlamda ciddi bir yük yaratmakta hem de kamu hizmetinin sürdürülebilirliğini olumsuz etkilemektedir.

Ülkemizin farklı coğrafyalarında görev yapan kamu çalışanlarının barınma hakkının korunması ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi amacıyla; görev yapılan bölgede lojman imkânı sunulamayan memurlara aylık kira yardımı yapılması yönünde düzenleme yapılması elzemdir. 8. Dönem Toplu Sözleşmede bunu için bir fırsattır.

Bu destek, sosyal devlet ilkesinin bir gereği olup, hem kamu hizmetlerinin niteliğini artıracak hem de çalışan motivasyonunu olumlu yönde etkileyecektir. Lojman sunulamayan personelin kaderine terk edilmesi, eşitlik ve adalet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Taleplerimiz Nettir;

Lojman varsa tahsis edilmeli, yoksa kira yardımı sağlanmalıdır.

Barınma giderleri karşısında memur yalnız bırakılmamalıdır.

Kamuda adil bir ücretlendirme ve yaşam desteği sistemi kurulmalıdır.

ÜNİPERSEN olarak bu talebin hayata geçmesi için gerekli her platformda girişimlerimizi sürdürüyor, kamu çalışanlarının barınma hakkı için kararlılıkla mücadele ediyoruz.

TOPLU SÖZLEŞME 15.png

📌 TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ – 15

ÜNİVERSİTELERDE GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVLARININ DÜZENLİ VE MERKEZİ ŞEKİLDE YAPILMALI, “UZMAN YARDIMCILIĞI” VE “UZMANLIK” KADROLARININ BAKANLIKLARDA OLDUĞU GİBİ ÜNİVERSİTELERE DE TAHSİSİ SAĞLANARAK İDARİ UZMANLIKLARIN ÖNÜ AÇILMALI,

 

Üniversitelerde görev yapan idari personelin mesleki gelişimi, motivasyonu ve kurumsal aidiyet duygusu, ancak adil, öngörülebilir ve liyakat esasına dayalı bir kariyer sistemiyle mümkündür. Mevcut durumda üniversiteler arasında görevde yükselme ve unvan değişikliği uygulamalarında ciddi farklılıklar yaşanmakta, pek çok üniversitede bu sınavlar uzun yıllar yapılmamakta veya keyfî uygulamalara açık şekilde düzenlenmektedir.

Bu belirsizlik ve uygulama farklılıkları, aynı unvanda çalışan personelin kariyer planlamasını olumsuz etkilemekte, kurumsal iç huzuru zedelemekte ve çalışanların görev bilinciyle birlikte çalışma verimliliğini de düşürmektedir.

Bu sorunların ortadan kaldırılması amacıyla aşağıdaki düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep ediyoruz:

1. Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavları Merkezî Takvime Bağlanmalıdır:
Tüm üniversitelerde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları, Yükseköğretim Kurulu koordinasyonunda, belirli bir takvime bağlanarak en geç iki yılda bir olacak şekilde düzenlenmelidir. Bu sınavlar; kurumların keyfî takvimlerine değil, personelin kariyer planlamasına hizmet edecek düzenli ve öngörülebilir bir yapıya kavuşturulmalıdır.
2. Uygulamalar Standartlaştırılmalı, Liyakat Temel Alınmalıdır:
Sınav süreçleri şeffaf, denetlenebilir ve ölçülebilir esaslara göre yürütülmeli, kişiye özel uygulamalara veya sınav açmama yoluyla fırsat eşitsizliği doğuran yaklaşımlara son verilmelidir. Tüm adaylar arasında adil rekabetin mümkün olduğu bir sınav sistemi tesis edilmelidir.
3. Üniversitelere “Uzman Yardımcısı” ve “Uzman” Kadroları Tahsis Edilmelidir:

Bakanlıklarda uygulanan idari kariyer modeli çerçevesinde, üniversitelerde de “Uzman Yardımcısı” ve devamında “Uzman” kadroları oluşturulmalıdır. Bu kadrolar, idari personelin uzmanlaşmasının ve mesleki gelişiminin önünü açacağı gibi, yükseköğretim kurumlarının kurumsal kapasitesini de güçlendirecektir. Üniversitelerde çalışan personelin sadece memuriyete girişte değil, çalıştığı sürece de gelişimini sürdürebileceği bir kariyer yapısı oluşturulmalıdır. Bu sistem nitelikli iş gücünün üniversitelerde kalmasını teşvik edecektir.

Bu taleplerimiz sadece personelin özlük haklarının iyileştirilmesi değil, aynı zamanda üniversitelerimizin insan kaynağını daha etkin ve verimli kullanabilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Üniversitelerde çalışan idari personelin gelişimi, üniversitelerin kurumsal başarısını doğrudan etkileyen bir unsurdur. 


Toplu Sözleşme taleplerimiz, sendikamızın üniversitelerdeki etkinliğini ve sorunlara hâkimiyetini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bugün üniversitelerde en büyük üçüncü sendika konumuna gelmek kolay olmadı. Bu başarı, sahadaki kararlılığımızın, hazırladığımız önerilerin ve oluşturduğumuz kamuoyunun bir sonucudur. Sendikamızın yürüttüğü çalışmalar ve bilgilendirme faaliyetleri, yalnızca üyelerimize değil, tüm sendikalara yol göstermeye devam etmektedir. Üniversitelerde değişim ÜNİPERSEN’le mümkün! Siz de bu mücadeleye, aileye katılın.

Başlık kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kop

TOPLU SÖZLEŞME TALEBİMİZ 16

ÜNİVERSİTE DAİRE BAŞKANLARINA MAKAM TAZMİNATI HAKKI TANINMALIDIR

Üniversitelerde görev yapan daire başkanları, bulundukları kurumlardaki en üst düzey idari yöneticiler arasında yer almakta; birimlerin organizasyonu, stratejik planlaması, bütçe yönetimi, personel idaresi ve mevzuata uygun işleyişin sağlanması gibi çok yönlü ve kapsamlı bir görev alanına sahiptir. Üstelik bu görevler yalnızca idari sorumluluklarla sınırlı değildir; üniversite daire başkanları, diğer kamu kurumlarındaki benzer unvanlardan farklı olarak, çoğu zaman yüksek miktarda mali sorumluluk da üstlenmektedir.

2011 yılında kamu görevlilerinin mali haklarının yeniden düzenlenmesi amacıyla çıkarılan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, “eşit işe eşit ücret” ilkesini esas alarak kamu kurumları arasındaki ücret adaletsizliğini gidermeyi hedeflemiştir. Ancak bu düzenleme yapılırken, üniversitelerde görev yapan daire başkanlarının durumu ne yazık ki göz ardı edilmiştir. Bu kapsam dışında kalan üniversite daire başkanları, eşdeğer pozisyonda görev yapan kamu yöneticilerinin yararlandığı makam tazminatı hakkından mahrum bırakılmıştır.

Bu durum, kamu yönetimi sisteminde görev, yetki ve sorumluluk açısından benzer konumda bulunan personel arasında ciddi bir ücret dengesizliğine neden olmakta; kamu vicdanını ve çalışma barışını zedelemektedir. Aynı unvana sahip ancak farklı kurumlarda görev yapan yöneticilere farklı mali haklar tanınması, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

Üniversite daire başkanları yalnızca yönetsel karar mekanizmalarının bir parçası değil, aynı zamanda eğitim-öğretim süreçlerinin sorunsuz işlemesini sağlayan, üniversite içi kurumsal hafızayı taşıyan ve mali dengeyi yöneten kritik aktörlerdir. Bu ağır ve çok boyutlu sorumluluğa rağmen makam tazminatından yararlanamamaları, kurumsal aidiyeti ve motivasyonu olumsuz yönde etkilemektedir.

ÜNİPERSEN olarak talebimiz nettir:

Yükseköğretim kurumlarında görev yapan daire başkanlarının da, diğer kamu kurumlarındaki eşdeğer yöneticiler gibi makam tazminatından yararlanabilmesi için gerekli yasal düzenleme ivedilikle yapılmalıdır. Toplu Sözleşme görüşmelerinde bu konu gündeme alınmalıdır.

Sendikamız, üniversitelerde görev yapan tüm personelin haklarını savunmaya, adaletsizliklerin giderilmesi için yetkili kurumlar nezdinde gerekli tüm girişimleri yapmaya kararlılıkla devam edecektir.

Başlık kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kopyası kop

TOPLU SÖZLEŞME TALEBİMİZ - 17

ÜNİVERSİTELERDE ÜCRETSİZ KREŞLER AÇILMALI VEYA KREŞ YARDIMI ÖDENEĞİ VERİLMELİDİR

Üniversitelerde görev yapan kamu görevlilerinin zorunlu eğitim çağına girmemiş çocukları için, yükseköğretim kurumları bünyesinde ücretsiz, erişilebilir ve nitelikli kreş hizmeti sunulması artık bir tercih değil, zorunluluktur. Kamu hizmetlerinin etkinliği, çalışanların aile yükümlülükleriyle iş yaşamı arasındaki dengeyi kurabilmeleriyle doğrudan ilişkilidir.

Üniversite çalışanlarının önemli bir bölümü genç yaş gruplarında olup çocuk sahibi bireylerden oluşmaktadır. Ancak birçok üniversitede kamu eliyle işletilen kreş hizmeti ya hiç bulunmamakta ya da kapasite ve nitelik açısından ciddi eksiklikler barındırmaktadır. Özel sektöre devredilen veya MEB’e bağlı olarak işletilen bazı kreşlerin ise ücretlendirme politikaları çalışanların ekonomik gücünü aşmakta, bu da fırsat eşitliğini zedelemektedir.

Bu noktada özellikle 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmiş olması, kamu politikalarında ailenin desteklenmesi gereğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu çerçevede;

1. Üniversitelerde görev yapan kamu görevlilerinin zorunlu eğitim çağına girmemiş çocukları için, yükseköğretim kurumları tarafından doğrudan sunulan, ücretsiz ve nitelikli kreş hizmetleri zorunluluktur. Bu hizmetler, ebeveynlerin mesai saatleriyle uyumlu olacak biçimde planlanmalı; çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimini destekleyecek nitelikte yapılandırılmalıdır.

2. Kreş hizmetinin bulunmadığı işyerlerinde görev yapan kamu görevlilerine, zorunlu eğitim çağına girmemiş her bir çocuk için, aylık maaşlarla birlikte “kreş yardımı ödeneği” verilmelidir. Bu ödenek, bölgesel ekonomik koşullar ve özel kreş ücretleri göz önünde bulundurularak hesaplanmalı; çalışanlar arasında adalet ve eşitlik gözetilerek uygulanmalıdır.

3. Geçmişte üniversiteler bünyesinde hizmet verirken daha sonra özel sektöre veya Millî Eğitim Bakanlığı’na devredilen kreş ve gündüz bakım evleri, yeniden üniversite yönetimleri tarafından işletilmelidir. Kreş hizmetlerinin kamu eliyle ve denetlenebilir bir şekilde sunulması hem güvenlik, hem kalite, hem de mali erişilebilirlik açısından önemlidir.

Bu taleplerin hayata geçirilmesi, sadece çalışan ebeveynleri değil, aynı zamanda çocukların sağlıklı gelişim haklarını da doğrudan ilgilendirmektedir. Aile Yılı ilan edilen 2025’te kamu politikalarının aile odaklı sosyal desteklerle somutlaştırılması, çalışan memnuniyeti ve kurumsal bağlılık açısından da stratejik bir adımdır.

ÜNİPERSEN olarak, bu toplu sözleşme döneminde her bir talebimizi bilimsel temellere, sahadan gelen gerçek ihtiyaçlara ve kamu yararı ilkesine dayalı olarak dikkatle hazırladık. Kreş hizmeti gibi temel bir sosyal hakkın sağlanması konusunda son derece titiz, kararlı ve ısrarcıyız. Üyelerimizin sesi, gücü ve taleplerini masaya taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz. Siz de bu mücadeleye ortak olun, haklarımızı birlikte büyütelim.

8. DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ

      2026-2027 yıllarını kapsayan Toplu Sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos 2025 tarihinde başlayacak. Ancak, yetkili sendika ve konfederasyonun bugüne kadar sunduğu talepler incelendiğinde, Üniversite İdari Personeli ile ilgili taleplerin sınırlı olduğu ve genellikle geri planda kaldığı görülmektedir.

    ÜNİPERSEN olarak Toplu Sözleşme görüşmelerinde Üniversite İdari Personelinin unutulmaması için mücadelemizi sürdürüyoruz. ÜNİPERSEN olarak sürecin yakın takipçisiyiz, ancak grev hakkının bulunmadığı ve tüm kesimlerin yeterince temsil edilmediği bir toplu pazarlık masasında, sürecin olumlu bir şekilde sonuçlanmasına dair beklentimizin sınırlı olduğunu belirtiyoruz. Geçmiş yıllarda kararı alınan çözülmeyen sorunlar ortadadır.  6. ve 7. Dönem Toplu Sözleşme kararları arasına aldırdığımız Üniversite İdari Personelinin Tayin-Nakil Hakkı halen puan usulüne dayalı bir sistemle çözülememiştir. 3600 Ek Gösterge çözülememiş, YHS Sorunu Çözülememiş, Memur ve Emekli Enflasyon dışında bir maaş artışı alamamıştır. Bu şartlarda bu masadan nasıl beklenti içerisinde olmalıyız?

       Sendikamız tarafından öncelikli sorunlar belirlenip, 8. Toplu Sözleşme görüşmelerinde ele alınması gereken konular tespit edilerek, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi, Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve tüm sendikalara ilettik.

      Sendikamızın Talepleri; Genel Memur Sorunları, Üniversite İdari Personelinin Sorunları ve Unvan Bazında sorunlar olmak üzere 3 başlık altında ele alınarak, makul ve karşılanabilir önerilere dayanmaktadır. Gerekli ciddiyet ve kararlılık gösterildiğinde, bu talepler karşılanabilecektir.

    Sendikamızda kamu çalışanlarının, özellikle Üniversite İdari Personelinin haklarının korunması ve ilerletilmesi asli görevimizdir. Bu uğurda değil elimizi, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. 8.Dönem Toplu Pazarlık sürecinin tüm kamu çalışanlarının beklentilerine cevap vermesi temennisiyle hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

ÜNİVERSİTE İDARİ PERSONEL SENDİKASI (ÜNİPERSEN)

2026-2027 TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ

  • Üniversitelerde Görev Yapmakta olan tüm idari personelinin (Memur, Sözleşmeli Personel) Tayin Nakil Hakları Kanayan yaradır. Bu Hak İnsanlık ve Yaşam Hakkıdır. 6. Ve 7. Dönem Toplu Sözleşmede karar altına alınıp çözüme kavuşturulmayan bu sorunun Çözümü için Rektörlerin İnisiyatifinde olmayan puan usulüne dayalı Yönetmeliğin hazırlanarak yürürlüğe konulması,

  • Üniversitelerde görev yapmalarına rağmen bu kurumlarda verilen hiçbir ödenek ve tazminattan faydalanamayan Üniversite İdari Personelinin Yükseköğretim Tazminatından faydalanmasının sağlanması,

 

  • 2547 sayılı Kanunun 52/a maddesinde yer alan yönetici kadrolarına atama işlemlerinin iptal edilerek ilgili kadroların Görevde Yükselme Sınavı ile atama yapılmasının sağlaması,

 

  • Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavlarının merkezi ve düzenli periyotlarla yapılmasının sağlanması,

 

  • Gelişmekte olan yükseköğretim kurumlarında akademik personele ödenen geliştirme ödeneğinin idari personele de ödenmesi için gerekli çalışmanın yapılması

 

  • Üniversitelerde rektör ve dekanların belirlenmesinde seçim usulüne yeniden dönülmelidir. Dekan ve rektörlük seçimlerinde tüm akademik ve idari personelin oy kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılması

 

  • Üniversite İdari Personeli için sürgün maddesi olarak kullanılan 2547 sayılı Kanunun 13-b/4 maddesinin revize edilmesi veya tamamen kaldırılması,

 

  • Kreş ve gündüz bakım evlerini, kurumlarda yeterli ve zorunlu hale getirecek yasal düzenlemeler yapılması ve kurumlar içinde özel sektöre veya MEB’e işletilmek için devredilen kreş ve gündüz bakım evleri yükseköğretim kurumları tarafından işletilmesi,

 

  • Üniversitelerde görev yapan idari personelin liyakat ve hizmet esasına bağlı şekilde kurum içerisinde görevde yükselmelerinin ve farklı unvanlara geçişinin önünün açılması için görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının bir merkezde belirli periyotlarla en fazla 2 yılda bir yapılması, “Uzman Yardımcılığı” ve “Uzmanlık” kadrolarının Bakanlıklarda olduğu gibi Üniversitelere de tahsisi sağlanarak İdari Uzmanlıkların önü açılması,

 

  • Üniversite Lojmanlarında Akademik İdari ayrımının kaldırılarak tahsislerin eşit şekilde yapılması,

 

  • En düşük Devlet memuru ücret ve tazminatlarının toplamının “YOKSULLUK SINIRININ” üzerinde belirlenmesi ve standartlaştırılması ve enflasyonun maaşlara aylık olarak yansıtılarak Gelir vergisinin %15’e sabitlenmesi,

 

  • Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması ve bu kadroda görev yapan tüm devlet memurlarının eğitim durumlarına uygun kadrolara atanması,

 

  • 5510 Sayılı Kanuna tabi memurların 5434 Sayılı Kanuna tabi memurlarla eşit hale getirilmesi,

 

  •  Dereceye gelen tüm devlet memurlarına 3600 Ek gösterge verilmesi,

 

  • Banka Maaş Promosyonu Genelgesinin güncellenmesi,

 

  • Tüm memurlar için disiplin affı çıkartılması,

 

  • Kamuya girişte ve Kamuda yükselmede mülakatların kaldırılması,

 

  • Özel Hizmet Tazminat oranlarının tüm personelin unvanlarda göz önüne alınarak en düşük unvana +50 en yüksek unvana +30 puan verilmesi,

 

  • İşçi ve emeklilerimize ödenen “ikramiye” kapsamının devlet memurlarını da kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi,

 

  • Lojman tahsisi yapılamayan devlet memurlarına kira yardımının yapılması,

 

  • Tüm kamu kurum ve kuruluşlarda görev yapan kamu çalışanlarına güncel tutarlar göz önünde bulundurularak aylık yiyecek yardımının nakdi olarak ödenebilmesi,

 

  • Devlet memuru olan ve 10 yıllık hizmeti olan tüm kamu çalışanlarına sınıf, kadro ve unvan gözetilmeksizin “Yeşil-Hususi Pasaport” verilmesi için kanuni düzenleme yapılması,

 

  • Doğum nedeniyle ücretsiz izne çıkan anne veya babalara ücretsiz izin süresince en az asgari ücret tutarınca sosyal yardımda bulunulması,

 

  • Devlet memurları görev tanımlarının güncellenmesi ve geçici görevlendirme usul ve esaslarının belirlenmesi için kanuni düzenleme yapılması,

 

  • Devlet memurlarının sendika üyelik işlemlerinin E-Devlet kapısından yapılması için yasal düzenleme yapılması,

 

  • Devlet memurlarının yıllık izinlerinin hafta sonuna, resmi tatillere denk gelen kısımlarının izinden sayılmaması ve kullanılmayan/kullandırılmayan yıllık izinlerin ücretle karşılanması için kanuni düzenleme yapılması,

 

  • Fazla mesai günlük ücretleri; aylık bürüt maaşı/30 günlük üzerinden hesaplanıp günlük olarak hesaplanması, fazla mesai saatlik ücret; fazla mesai günlük ücret/8 saatlik üzerinden hesaplanıp saatlik olarak hesaplanması ve hafta sonu, bayram ve resmi tatil günlerinde ise 2 katı olarak ödenmesi için kanuni düzenleme yapılması,

 

  • Şef kadrosunda görev yapan yöneticilerimizin Özel Hizmet tazminatlarının Adalet Bakanlığında görev yapan şefler ile eşitlenmesi,

 

  • Kamu Mühendisleri Meslek Kanununun çıkarılması,

 

  • Üniversite Daire Başkanlarının Makam Tazminatı alabilmeleri için yasal düzenlemenin yapılması,

 

  • Kamuda sözleşmeli olarak istihdam süresinin 3+1’den 1+1’e dönüştürülmesi,

 

  • Teknik hizmetler sınıfı personeline hizmetin gereği olarak görev esnasında giyilmesi gereken koruyucu giyim malzemesinin ayni olarak verilmesi,

 

  • Teknik hizmetler sınıfı personellerinin büyük proje ve arazi tazminatlarının artırılması, 

 

  • 657 sayılı Kanunun 4/b maddesi kapsamında görev yapmakta olan Sözleşmeli Teknik Personelin Arazi Tazminatı alabilmesi için düzenleme yapılması,

 

  • Üniversitelerde çalışan mali hizmetler uzmanları ile YÖK mali hizmetler uzmanlarının özlük haklarının diğer bakanlık uzmanları ile eşitlenmesi,

 

  • Şoförlere görevleri gereği oluşmakta olan trafik cezaları ve kazalara ilişkin mali sorumluluklar açısından oluşabilecek mağduriyetlerin kurumlarca mali sorumluluk sigortası yapılarak ve yasal düzenlemeler ile güvence altına alınması, ayrıca risk tazminatı verilmesi,

 

  • Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olan Koruma ve Güvenlik Görevlisi üniformalarında “Özel Güvenlik” ibaresi yer almaktadır. Bu durum neticesinde de kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan kamu çalışanı statüsündeki koruma ve güvenlik memurları ile kamu kurum ve kuruluşları dışında özel güvenlik şirketlerine bağlı olarak görev alan özel güvenlik görevlilerinin benzeri görünümdeki kıyafetler ile görev yapmaları; kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan koruma ve güvenlik görevlilerinin, kamu görevlisi olduğu hususunun algılanmasının önüne geçmektedir. Bu nedenle Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarında görev yapmakta olan Koruma ve Güvenlik Görevlisi üniformasının “Özel Güvenlik” ibaresi yerine “Koruma ve Güvenlik” ibaresi olarak güncellenmesi,

 

  • Koruma ve Güvenlik Görevlilerinin 5 yılda bir almış oldukları eğitim masraflarının ya kurumlar tarafından karşılanması ya da eğitim ve kart yenileme zorunluluğunun kaldırılması

​​

                       -Çoğunlukla vardiyalı çalışan Koruma ve Güvenlik Görevlilerinin Vardiyalı çalışmalarına ilişkin usul ve esaslara yönelik çalışma yapılması, yol, yemek ve fazla mesai ücretlerinin aynı işi yapan işçiler ile eşdeğer şekilde düzenlenmesi. 

                        -Resmi tatillere denk gelen vardiyaların fazla mesai kapsamına alınması. 

  • Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olan Kütüphaneci, folklor araştırmacısı, müze araştırmacısı, arşivci, kitap patologu ve sosyolog unvanlarında görev yapan personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36/A4 üncü maddesi kapsamına dahil edilmesi,

 

  • Kütüphaneci, folklor araştırmacısı, müze araştırmacısı, arşivci ve kitap patoloğu kadrolarında bulunanların zam ve tazminat oranlarının diğer teknik personel ile eşit hale getirilmesi için teknik hizmetler sınıfının (d) bendinde yer alan unvanlarının (a) bendine yükseltilmesi,

 

  • Tüm kamu kurum ve kuruluşlarda meslekî faaliyeti temsilden ibaret olan kamu avukatlarına makam, görev (adalet) ve temsil tazminatı verilmesi,

 

  • Avukatlık Kanunu uyarınca kamu avukatlarının tahsil ettikleri ve hakları olan vekâlet ücretinin üst sınırının her yıl güncellenen Avukatlık Asgari ücret tarifesi ile belirlenmesi,

 

  • Kamu Avukatlarının Eğitim ve mesleki çalışma alanı itibariyle; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 36/A-11. Maddesi kapsamında “Kariyer Meslek” olarak kabul edilmesi ve özlük haklarının da bu kapsamda değerlendirilmesi,

 

  • 08/09/1999 sonrası göreve başlayanlar için Kademeli emeklilik sisteminin oluşturulması için kanuni düzenleme yapılması,

bottom of page