top of page
  • Yazarın fotoğrafıAdmin

Ben üniversitede Çalışan İdari Personelim


Türkiye’nin en gözde üniversitesinde göreve başlayacaktım. Heyecanlıydım nerede çalışıyorsun ODTÜ ,İTÜ, BOĞAZİÇİ vb… diyecektim. Kendimi geliştirerek birçok hoca tanıyacak ve onlar benim gelişimimi destekleyecek belki çalıştığım üniversitede yüksek lisans ve doktoram için yardımcı olacaktı. İleride de görevde yükselme sınavları ile hakkaniyetli şekilde yükselecektim.

Fakat üniversiteye gelince aldığın eğitimin veya yetkinliklerin bir önemi olmadığını anladım. Çünkü kimsenin bir görev tanımı yoktu teknisyenler idari sınıf işlerini idari sınıf teknisyenlik işlerini vb. şef isen hiçbir anlamı yok yine işine devam edersin, memurun amiri konumunda olan işçiler, araştırma görevlileri vardır. Hayal kırıklığı ile aldığın eğitimle ilgisi olmayan verilen işi yapmaya başlarsın.

Sonra birileri geldi yanıma burada hocalarımız ne derse o olur, olması çok zor olan bir işi bile çözmeye çalışacaksın. Onlar üniversitenin öz evlatlarıdır. İdari personel üvey evlattır ona göre davranacaksın. Ben senin amirin olsam da Üniversitede çalışan bir hoca bir şey derse derhal yerine getireceksin. Sonra senin oy hakkın, seçme hakkın yok. Rektörleri sadece Hocalarımız seçer. Genel Sekreter her ne kadar idari kadro olsa da o görevi de hocalarımız yürütür. İdari Personelin %2- % 10 arasında lojman hakkı vardır. 30 yıllık memur olup yüksek lisansını doktoranı da tamamlasanda yeni başlayan araştırma görevlisinden düşük maaş alırsın. Yıllarca görevde yükselme sınavı beklersin 90 puan alsan bile şef olamazsın. Hocaların ayrı yemekhanesi olur. Üniversitenin tüm imkanları sunulur onlara döner sermaye payları ayrılır.

Sonra şöyle açıklamaları vardır… Üniversitemizi sıralamalardaki bu başarılarla onurlandıran akademik birimlerimizi, öğretim elemanlarımızı ve öğrencilerimizi kutlar, teşekkürlerimi sunarım. (çok acı bu kadar özverili çalışmalara rağmen idari personel yoktur)

Şöyle bir gerçek vardı aslında ! Rektörler, Dekanlar, Öğrenciler sürekli değişirken idari personel değişmez. Sürekli görevinin başında öz veri ile Üniversitenin tüm mali idari konularını halleder. Teknik işlerden onarımlardan tutun yazışmalara, öğrenci kayıtlarından, akademik kadroların takibine Hocalarımızın ve öğrencilerimizin araştırmaları sekteye uğramasın diye 24 saat boyunca kütüphanenin işletilmesine kısacası idari personelin elinin değmediği alan konu yok gibidir. Sistemin devamlılığı adına gecesi gündüzüne emek veren idari personeldir.

Bir ümit beklersin sonra acaba bizim durumumuzun farkında olan bir sendika var mı diye sordum kendime hiçbir tazminat ve haklarından faydalanmamamıza rağmen bizlerin Eğitim Hizmet kolunda olduğumuzu bizi temsil etmesi için 35 adet sendikanın bulunduğunu öğrenirsin. Sonra sendikaların hepsine bunları tek tek anlatırsın bu durumları ama aldığın yanıt nettir. Hocalarımız bizim asil üyelerimiz biz bu konuları güdeme getirecek güçte değiliz. Başbakanımız bile akademik camiadan sizi anlıyoruz ama mümkün değil. Biz hocalarımızı kaybederiz o zaman. Siz şu formu doldurun yeter derler,

Sonra bende kendime dedim ki senin bu kurumda ne işin var arkadaşım benim hakkımı savunmak için kurulan sendikalar bile beni üvey evlat görürken… Bu kurumu terk etmek kolay yoldu burada durup bu duruma dur demeliyim dedim. 2015 yılında bizim bu durumumuzu gören Üniversite İdari Personel Sendikasının tüzüğünü ve çalışmalarını inceledim. Evet birileri bizi fark etmişti hatta genel başkanı kurucuları hepsi benim gibi üniversitede çalışan idari personeldi.

Şartlarım vardı taraf olan sendika olmayacaktı tavır koyan sendika olacaktı. Siyaset ve diğer ideolojik görüşlere kesinlikle yer vermeyecekti. Beni kiracı olarak görmeyecekti ( yetki zamanı gel git vb. ) kendi evim olacaktı. Şuana kadar bunların hepsini sağlayan ve bu haklı davamızda sonuna kadar bizlerin yanında olmaya söz veren bu sendikaya üye oldum üye olmakla kalmayıp herkese anlatmaya başladım. Sizlerin de artık bizim haklarımız adına tek bir söylem geliştiremeyen sorunlarımızı bilmeyen sendikalardan ayrılarak bizlerin yanında olarak bizlere bir şans vermenizi bekliyoruz. Sizler de elinizi vicdanınıza koyup düşünün bunları yaşamayan yada hak vermeyen kişiler var mı bilemiyorum. Ama şunu biliyorum ben bugün yastığa başımı koyduğumda haklı mücadelemiz için bir şeyler yaptığımın huzuru içinde uyuyorum.

1.148 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page